Gezi Parkı protestolarından öncesinde Türkiye’de çalmıştınız. Sanırım, bu sizin ilk yurt dışı konserinizdi? Türkiye turunuz nasıl geçmişti? Türkiye’de çalarken ne hissettiniz?

Haklısın Anıl, bu seninle de ilk tanıştığımız zamanlardı. No Clear Mind (NCM) olarak Türkiye’de ilk 2011 yılında çaldık. Ancak ilk yurt dışı performansımız İtalya, Napoli’deydi. Türkiye’de çaldığımız için çok mutlu olmuştuk. Aslına bakarsanız, Yunan ve Türk toplumları kültürel açıdan birçok ortak özelliğe sahip. Fakat açıkça belirtmemiz gerek ki; benzer müzikal evveliyatların ötesinde paylaştığımız daha çok şey var.

Görsel, No Clear Mind resmi Facebook adresinden alınmıştır. (Petros Poulopoulos)

Peyote’deki ilk performansınız nasıldı?

Türkiye’deki insanlar için müziğimizin bir anlam ifade ettiğini bilmiyorduk. Her şey, İzmir Üniversitesi’ndeki ilk performansımızla başladı. O konserden sonra Peyote’ye gitmiştik. Peyote’deki unutamadığımız o konser sonrasında, No Clear Mind ve Türk dinleyicisi arasında güçlü bir bağlantı olduğunu fark ettik. Peyote’de şarkılarımızın hep bir ağızdan söylenmesini asla unutamayacağız. Bu yaptığımız müziğin ilk defa insanlara dokunduğunu hissettiğimiz bir andı. Bu, bir grubun hareket edebilmesi için gerçekten ihtiyaç duyduğu bir şey.

 

Sahnede yabancı olarak hissettiniz mi kendinizi?

Biz canlı olarak çalmayı seven bir grubuz. Özellikle de bir mekânda ilk defa çalıyorsak daha da mutlu oluyoruz. Bu bizim için her zaman hoş bir histir.

 

İlk konserden ne gibi anılarınız var?

İnsanların bizimle konuşmaya geldiğini, destek ve sevgilerini paylaşmışlardı. Bu gerçekten çok duygusal ve açık söylemek gerekirse bizim asla unutmayacağımız bir andı. Konser öncesinde Türklerin bizi seveceğini, müzikal anlamda ileriye taşıyacağını ya da konser sonrasında bizlere sarılacaklarını söylenmişti. Ancak böylesine bir ilgiyi, ilk defa o konserde deneyimledik. Bu gibi tepkiler bizim gibi müzisyenler için gerçekten çok değerli. Bu her şeyden önce, oldukça gerçek ve doğru bir şey. Özellikle konserin detaylarını ayarlayan Emre Aksoy olmak üzere, Peyote’den tüm ekip bize karşı oldukça samimiydi. Bizi sanki evimizde çalıyormuş gibi hissettirdiler. Örneğin, Peyote’nin önemli müzik direktörü Hakan Orman üzerine yaptığımız diyalogları unutmamız mümkün değil. Emre Aksoy bize Hakan Orman’ın sahnenin yanındaki odasında, Peyote’nin ne olduğunu ve bu mekanın ethos’larının neler olduğu anlatmıştı. Hakan Orman’ın bir trafik kazasında hayatını kaybettiğini söylediğinde gerçekten üzülmüştük. Peyote için Hakan Orman’ın ne kadar önemli bir insan olduğunu biraz geç de olsa öğrendik.

 

Peyote hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biz hem Peyote İstanbul hem de Eskişehir’de çaldık. Peyote her şehrin ihtiyacını duyduğu bir yer aslında. İnsanların kendi müzik üretimlerini özgürce ifade ettikleri ve kendinizi evinizdeymiş gibi bir ortamda hissettiren izleyicilerle etkileşime geçtiğiniz bir alan.

 

Yunanistan’daki bağımsız müzik sahnesi nasıl tanımlarsınız?

Yunan bağımsız sahnesinden çok sayıda iyi grup ve müzisyenler çıkıyor. Özellikle son 20 yılda oldukça iyi albümler kaydedildi, fakat sadece birkaç tanesi bir sonraki basamağı atlayıp, Yunan dinleyicisinin ötesine geçebildi. Özellikle şu aralar, birkaç grup oldukça umut verici işler çıkarıyor. İyi albümler yapıyor, iyi performanslar veriyorlar. Umarız ki, gelecek yıllar daha da umut verici olur. Ancak şu var ki; Yunanistan ya da Türkiye’den çıkan gruplar için uluslararası müzik sahnesinde yer almak oldukça zor. Aslına bakılırsa, müzik endüstrisi mahvoldu diyebiliriz. Günümüzde bir grup Amerika ya da İngiltere çıkışlı değilse ve anadili İngilizce olmayan bir ülkede müzik yapmaya çalışıyorsa,  o grubun büyük bir müzik grubu haline dönüşmesi gerçekten de çok zor.

 

Yunanistan’da Peyote gibi gece kulüpleri var mı?

Konser ve performanslar için bazı mekânlar var ancak bu soruya açık bir cevap vermek gerekirse hayır, maalesef yok.

 

Üç uzun çalardan sonra, grup için günler nasıl geçiyor?

Biz 12 yıldan fazla bir zamandır birlikte çalıp, bir şeyler kaydeden bir grubuz. Çünkü yaptığımız şeyi seviyoruz, hepsi bu. Çok mutlu anlar geçirdiğimiz gibi, stresli ve zorlu zamanlar da geçirdik çünkü insanın içinde bu duygular var ve biz buna No Clear Mind diyoruz. NCM gibi yaratıcı ve dışa vurumcu bir grubu yürütmek gerçekten çok zor. Çünkü sevdiğimiz ve yapmak istediğimiz müzik; bizim için çok duygusal, dipten gelen ve çoğu zaman da ağır. Tabii bu durumun, bazı zamanlar acı verdiği de oluyor, fakat çiçeğin filiz vermesi için zaman gereklidir. Belki de, bu nedenle 10 yılda 3 albüm kaydettik ve az sıklıkla canlı performanslar yapıyoruz. Çok şeyin gelecek olduğuna inanmak istiyoruz.

 

NCM’yi “Dream is Destiny” albümüyle tanıdım. Bana göre, Debut albümünüz, shoegaze’in atmosferik unsurlarını hayalperest melodilerle birleştiren bir albümdü. İkinci albümünüz Mets’te ise sound’unuz kusursuzdu. Mets’i belki Dream is Destiny albümünüzün bir tür devam olarak da değerlendirebiliriz. Ama Makena’da ise, NCM’nin yönünü saykodelik dokunuşlarla biraz değiştirdiniz. Makena’daki müzikal amaçlarınız neydi peki?

Makena grup için en ekspresif ve samimi albümdü çünkü albümün tamamını neredeyse canlı kaydetmiştik. Söz yazımımızda farklı yaklaşımlar edindiğimiz ve daha dışa dönük bir kayıt sürecinin olduğu bir albümdü. Zaten bizim doğamızda denemek hep vardı, bu da yakın gelecekte neler olacağına dair bir tür hazırlık olarak değerlendirilebilir bizim için. NCM çok çabuk sıkılan bir gruptur aslına bakılırsa. Biz kendimizi zorlayarak, yaratıcı sınırlarımızı yeniden belirlemek istiyoruz.

 

Makena için tepkiler nasıldı?

Basından ve insanlardan en çok olumlu tepki aldığımız albüm oldu. Kayıtlarımız arasındaki çeşitlilik nedeniyle insanlar bazen ne yaptığımızla, ne tür bir müzik yaptığımızı karıştırıyorlar ve bunun farkındayız. Ancak Makena hakkında şunu diyebiliriz;  Makena hibrid bir progresif pop rock albümüydü.

Görsel, https://noclearmind.bandcamp.com/ adresinden alınmıştır.

Yakında yeni bir şeyler paylaşacak mısınız?

No Clear Mind’ın içinde bazı fikirler tınlıyor pek tabii. Ancak şu an için henüz hazır bir şey yok diyebiliriz.

 

İstanbul’daki son konseriniz geçtiğimiz yıldı. Türkiye’de yeni bir tur olacak mı?

Geçtiğimiz sene sold-out performans bizim için harikaydı ve yakında Salon İksv’deki geceden bazı çekimlerin olduğu kayıtları paylaşacağız. Yakın zamanda orada tekrardan çalmak bizim için oldukça güzel bir duygu.