Volkan Öktem
’in, Korhan Futacı’nın ya da Sig’in kitlesi… Hiç bilmiyorum ama herkes memnun ayrıldı konserden.

 

Peyote’de çaldığım günleri ve konser dinlediğim günleri kıyaslıyorum ister istemez. Çalarken, enstrümanları duymakta zorluk çekerdim ve çoğunlukla ezbere çalardım. Dinlerken de mekan küçük olduğu için dert olmazdı herkesi duymak ancak bu sefer, değişen sahne tasarımıyla; aşağıda duyduğum sesi, ikinci katta da bozulmadan duymak müthiş keyif verdi.

 

 

Parçalar emprovizeydi. Birbirlerini o kadar iyi tanıyorlar mı emin değilim ama sıkıcı bir şey çıkmadı ortaya. Korhan Futacı’nın saksafon tonu inanılmaz. O tonla evlenirim… Korhan Futacı’yı çok fazla canlı dinledim, her performansı da birbirinden iyi. Ne hep aynı, ne hep farklı… Bir standardı var ama yok gibi…

 

 

Volkan Öktem… Ah beee! Tremololarını seviyoruz. Doğaçlama çaldığı zaman nerede ne yapacağını, tarzını bilen biz davulcular ezbere söyleyebiliriz… Bu, ‘abi farklı bir şey olmadı mı?’ diye soranlara gelsin; Her şey farklıydı… Sadece doğaçlama ve Sig’in caz kompozisyonlarına uyan bir trafik olsa bile Volkan Öktem, Volkan Öktem işte… Müthiş!..

 

 

Sig’i ilk kez kez canlı dinledim, Youtube videoları dışında… Caz müziğine çok hakim değilim ancak sahnedeki rahat tavırları, birlikte çaldığı iki iyi müzisyene duyduğu güvenden olsa gerek. Böyle olmasa bile rahatlık, sahnedeki en güzel şeylerden biri. Bunu da dinleyiciye ziyadesiyle gösterdi. Dinleyici de rahat ve mutluydu…

 

Peyote konserleri ya da festivalleri başlasın! Yeni mekan tasarımı ve ses düzeniyle Taksim’in ölü toprağını üstünden atan yegane mekanı olarak en başta yerini alsın!