Film üç kardeşin uzun zamandır konuşmadıkları babalarının araması üzerine yola çıkışlarını ve babalarının köyüne ulaştıklarında yaşananları anlatan bir yol ve kendini bulma hikayesi. Filmin müzikleri ise filmin içinde de küçük bir rolü olan Gevende’nin, vokalist ve gitaristi Ahmet Kenan Bilgiç’e ait.

 

Filmin genellikle duyguların en yoğun yaşandığı anlarında kulağımıza gelen Bilgiç’in tınıları oldukça minimal ve duygusal. Gitar ve bağlama kullanarak yaptığı müzikler, Oscar’lı yönetmen Innaritu’nun da bir çok filmde birlikte çalıştığı usta müzisyen Gustavo Santaolalla’nın sanki doğu-batı sentezi gibi . Santaolalla’nın kendine has melodramatik soundunu biraz da buraların Anadolu ezgisiyle harmanlamış gibi geliyor kulağa. Bilgiç bu çalışmasıyla filmin duygusal yoğunluğuna güç katmayı başarmış.

 

Orijinal film müziklerinin yanı sıra filmde kullanılan şarkılar da çok yerinde ve anlamlı kullanılmış. Üç kardeşin de kendine ait bir şarkısı var ve her şarkı ait olduğu karaktere dair bir fikir veriyor. Büyük kardeş Cemal’in şarkısı, yola çıktıklarında açtığı Grup Gündoğarken’den Bir Yaz Daha Bitiyor olacakların habercisi gibi dururken, Kenan’ın şarkısı olan Erkut Taçkın’dan Baba, adeta bu film için yazılmış gibi duruyor. Üç kardeşin de babalarıyla ilişkisinin özeti dersek yanlış olmaz. Küçük kardeş Suzan ise kırılganlığını, üzüntüsünü ve bezginliğini filmin 90’lara küçük bir yolculuğa çıkaran sahnesinde Nazan Öncel’in Gidelim Buralardan şarkısıyla dinletiyor izleyicilere.

 

Sinema ile müziğin iç içe olduğu işleri her zaman sevmişimdir. Kelebekler’de ise her karaktere birer şarkı atfedilmesi, bu şarkıların hikayeden yola çıkarak onların bir parçası haline gelmesi ve bunu da az ama öz bir şekilde filmin önüne geçmeden yapması, eminim benim gibi iki sanat dalının bu şekilde buluşmasını seven insanları mest etmiştir. Sonuçta herkesin hayatının bir veya birden fazla döneminde kendisiyle özdeşleştirdiği, o dönemlerin arkasında sürekli loopta dönen bir şarkı olmuştur. Bunu beyazperdede de görmek benim yüzümde bir tebessüm bıraktı. Tolga Karaçelik’in de birçok röportajında dediği gibi insanların salondan çıktığında kendilerini iyi hissetmesi için çektiği bu filmi hala vizyonda olduğu şu günlerde fırsatınız varsa gidip izleyin derim.