Hayatı bir film olarak düşünüp onun için bir soundtrack albümü oluşturma fikri hep hoşuma gitmiştir. Belirli anların belirli şarkıları döner hep kafamda. Çocukken evimizde bir oda dolusu VHS film kasetleri vardı. Sabahtan akşama kadar sevdiğim bütün filmleri çevire çevire izlerdim. The Mask of Zorro’yu izleyip sırtımda battaniye ve elimde oklavayla evin içinde kötü adamları defetmeye, Mission: Imposible izleyip filmdeki Skunk Anansie – Weak parçasını açarak (soundtrack kaseti de vardı, tam kombo) güneş gözlüğü ve jöleli saçlarla sağa sola zıplayıp uçardım. O zamanlar hep öyle karakterlere özenir ve onlar gibi olmayı umardım. Hatta dünyanın sonunun gelmesini isterdim ki o gün geldiğinde ben kurtarabileyim insanlığı. Sonra zaman geçti, ergenlik kendini belli etmiş ve evden ayrılmak, özgürlüğün tadına bakmak isterken buldum kendimi. O kadar kolay değil o işler dediler, sınavlara mesai harcadım. Sınavın tüm oturumlarına giderken de yolda benim için o dönemlerimin ve kaçışın şarkısı olan Red Hot Chili Peppers’tan Scar Tissue dinlerdim. Hem bir nevi totem hem de zihnimi boşalttığı için işe yaramış olacak ki kendimi İstanbul’da buldum. Ve şimdi bu okul yolunun sonuna doğru hızla yaklaşırken umut ettiğim şeyler ve hayattan beklentilerim de aynı hızla şekilleniyor. Müzik ise bu anlar ve daha nicelerinde kah belirgin bir şekilde kah arka planda fark ettirmeden yanımda oldu, yeri geldiğinde umutlarımı yeşertti yeri geldiğinde ise yerime oturtup düşündürttü. Tüm bu olaylar yaşanırken de arka fonda hep bir müzik çalıyordu ve çalmaya devam ediyor.
Kendi soundtrack albümüm gibi emimin aranızdan bazılarının da kendi kafasında kurguladıkları albümler vardır kendi yaşamlarına. Tıpkı bireysel albümlerimiz gibi toplumların da onlara ait birer albümleri var. Bu albümleri “umut” kavramı ışığında incelemeden önce biraz onun üstüne düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Umut kavramı çok geniş bir skalada yer alıyor. Öyle ki insanın olduğu yerde umut her zaman var olmayı başarabilmiş bu zamana kadar. En dipte olduğumuz anlarda bile bize dayanacak gücü veren şeydir umut etmek. Geleceğin bilinmezliği, o bilinmezliğin getirdiği sis perdesinin içinde yanan bir ateş gibi umut denen şey. Böyle düşündüğümüzde umut etmek sadece gelecek hakkında düş kurmak değil, harekete geçmek, protesto etmek, bir şeyleri değiştirmektir aynı zamanda. Bu bağlamda yaşanan savaşlar, toplumsal çatışmalar, politik oyunlar, insanların kafasındaki duvarlar ve tüm bunlara karşı bir tutum sergileyen ve bu tutumlarını müzik yoluyla dışa vuran sanatçıların şarkılarından protest şarkılar ve geleceğe umutla bakan birkaç şarkı derlemesi hazırladım. Birçoğu bilinen şarkılar ama ne hakkında oldukları daha az biliniyor, umarım hoşunuza gider.
Neil Young – Alabama
Alabama Neil Young’ın en politik yüklü ve ünlü şarkılarından biri. Şarkı 1972’de yayınlandığında Amerika’nın güneyinde hala yaygın olan ırkçılık ve toplumsal meselelerle ilgileniyor. Bu şarkıyla ilgili ilginç bir bilgi olarak, Lynrd Skynrd “Sweet Home Alabama” şarkısıyla Young’a karşı bir eleştiri getirir. Grubun solisti ve şarkı sözü yazarı Ronnie Van Zant şarkının Neil Young ile alakalı olan dizelerinde bahsettiği “her” Alabama eyaletidir.
https://www.youtube.com/watch?v=uD3bGEFxGC0
Dire Straits – Brothers In Arms
Brothers In Arms bir askerin savaştaki deneyimlerini ve onun diğer askerlerle oluşturduğu kardeşlik bağlarını anlatan bir şarkı. Şarkı Mark Knopfler’ın muazzam solosuyla neden çatışmalarımızı çözmek için savaşa girip diğer eli silah tutan kardeşleri öldürmek zorunda olduğumuzu sorguluyor. Şarkının ayrıca Nelson Mandela’nın 70. doğum gününde Dire Straits’in Eric Clapton ile birlikte çaldıkları çok güzel bir canlı versiyonu da var.
https://www.youtube.com/watch?v=VjZduiDfYT0
The Clash – Clampdown
Clampdown ırkçı ve ulusal stereotiplere, sonu bir yere varmayan “ölü işlerle” mücadeleye, sosyal adaptasyona ve hayatta gerçekten değeri olan bir şey yapmaya duyulan arzuya değinen bir rock protest şarkısıdır.
https://www.youtube.com/watch?v=_lt4O-EHNnw
Pink Floyd – Dogs
Dogs köpek olarak simgelenen insanların dünyadaki yerlerini bulma çabasını, günlük yaşamın bir yarışa benzemesi ve bu yarışın içinde sıkışıp kalmanın üzüntüsünü anlatıyor. Aynı zamanda 17 dakikalık şarkıda Gilmour ve Waters’ın seslendirdiği iki ayrı karakter üzerinden kapitalizm ile ilgili bir okuma mevcut. Ayrıca bu şarkının eski bir versiyonu “You’ve Got to be Crazy” adıyla bonus şarkı olarak 2011’de yeniden düzenlenen Wish You Were Here albümünde yer alıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=qiaF4kuxJco
Bob Marley – Get Up Stand Up
Get Up Stand Up dini görüşlü insanların ve herhangi bir inanışı olmayan insanların çatışmasını ele alan politik bir reggae şarkısıdır. Şarkı öbür dünya hakkında endişelenmek yerine şu an içinde yaşadığımız dünyayı iyileştirmek için çalışmamızı savunuyor.
https://www.youtube.com/watch?v=X2W3aG8uizA
Queen – The Show Must Go On
The Show Must Go On, Freddie Mercury’nin Aids’e yenik düşmesinden altı hafta önce 1991’de yayınlanan bir şarkı. Şarkının açık bir mesajı var: Her ne kadar kötü şeyler olursa olsun, onu bastırmalı ve pes etmemelisin. Brian May bu şarkıyı Mercury’nin iş ahlakını ve hayatının sonuna yaklaşırken bile gösterdiği azmini anlatmak için yazdı.
https://www.youtube.com/watch?v=t99KH0TR-J4
Foo Fighters – Walk
Walk 2011 yılında yayınlanan Wasting Light albümünün final şarkısı. Şarkı engelleri aşıp üstünden gelmek ve ikinci bir şans vermek üzerine kurulu.” I’m learning to walk again / I believe I’ve waited long enough / Where do I begin ? ” sözleri umut ışığının sönmediğini anlatan somut örneklerden.
https://www.youtube.com/watch?v=4PkcfQtibmU